Paris İklim Anlaşması Nedir?

Adan Zye Paris Iklim Anlasmasi 750 × 750 piksel

2020 yılı sonrası iklim değişikliği reformunun çerçevesini oluşturan Paris İklim Anlaşması 2015 yılında kabul edilmiştir. BMİDÇS 21 (Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi) Taraflar Konferansında kabul edilen bu anlaşmayla taraflar, COP 21 de (2015 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı) 2020 sonrasında küresel ölçekte sera gazı emisyon azaltımı taahhüdünde bulunmuşlardır. Küresel sera gazı emisyonlarının %55’ini oluşturan 55 tarafın anlaşmayı onaylamasıyla 4 Kasım 2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Anlaşmanın Amacı Nedir

Paris İklim Anlaşması, insan kaynaklı sera gazı salımlarının neden olduğu küresel sıcaklık artışını sınırlamayı hedeflemektedir.

Bu kapsamda küresel sıcaklık artışının sanayileşme öncesi döneme kıyasla 2 santigrat derecenin altına düşürülmesi amaçlanıyor. Anlaşma, özellikle 1.5 santigrat dereceyi yakalamanın önemi üzerinde şekillenmiştir.

Anlaşmada ülkeler, iklim değişikliği ile mücadele için “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar ve göreceli kabiliyetler” ilkesi çerçevesinde katkıda bulunmayı kabul etmişlerdir.

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ile karşılaştırıldığında Paris İklim Sözleşmesinin en önemli özelliği tüm ülkelerin katılımını öngören bir sisteme dayanmasıdır. Yani anlaşma, gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ülkelerin iklim değişikli ile mücadelede sorumluluk üstlenmesi anlayışıyla hareket etmektedir.

Paris İklim Anlaşması Hedefler:

Paris İklim Anlaşması 2020 yılından sonraki yıllarda sosyal ve ekonomik dayanıklılığın iklim değişikliği tehlikesine karşı küresel anlamda güçlendirilmesini amaçlamaktadır.

Anlaşma, iklim değişikliği ile mücadele kapsamında

  • ulusal katkılar,
  • azaltım
  • uyum
  • kayıp/zarar
  • finansman
  • teknoloji geliştirme ve transferi
  • şeffaflık
  • kapasite geliştirme
  • durum değerlendirmesi

gibi konulara dair uygulama usullerini belirlemek için bir çerçeve oluşturmuştur.

Böylelikle, iklim değişikliğinin zararlı etkilerine maruz kalan ülkelerin uyum ve direnç kabiliyetinin artırılması hedeflenmektedir. Ayrıca bu ülkelerin sera gazı emisyon azaltım kapasitelerinin yükseltilmesi amacıyla gelişmiş ülkelerin “En Az Gelişmiş Ülkeler ve Küçük Ada Devletleri” başta olmak kaydıyla gelişmekte olan ülkelere finansman sağlamasını öngörmektedir. Gelişmiş ülkeler finansman haricinde kapasite gelştime, teknoloji transferi gibi hususlarda da gelişmekte olan ülkelere destek olmayı kabul etmişlerdir.

Bununla birlikte, emisyon azaltımı noktasında, gelişmiş ülkeler mutlak emisyon azaltımı hedeflerini sürdürmeyi; gelişmekte olan ülkeler ise emisyon azaltımı hedeflerini yükseltmeyi kabul etmişlerdir. Ayrıca gelişmekte olan ülkelerin, zamanla tüm ekonomiyi kapsayacak yeni ve artırılmış hedefler benimsemesi öngörülmektedir.

Paris Anlaşması  ve Türkiye

Ülkemiz Paris İklim Anlaşmasını 22 Nisan 2016 tarihinde 175 ülke temsilcisi ile birlikte, gelişmekte olan bir ülke olarak imzalamıştır.

Söz konusu hedeflerin uygulamaya konmasında anlaşmanın en önemli maddelerinden biri de ulusal katkılardır. Türkiye 20 Eylül 2015’te 2030 yılında gerçekleşmesi öngörülen “Niyet Edilen Ulusal Katkı (INDC) beyanını %21’e varan artıştan azaltım olarak belirlemiştir.

Ayrıca Cumhurbaşkanı tarafından Türkiye’nin 2053 yılı için net sıfır emisyon hedefi olduğu ilan edilmiştir.

Bilim insanların yaptığı araştırmalar çerçevesinde, Türkiye gibi diğer katılımcıların bildirdiği ulusal katkılar yerine getirilmiş olsa bile yukarıda bahsettiğimiz 2 derece hedefine ulaşılamayacaktır. Bu nedenle Paris İklim Anlaşması, Ulusal Katkı Beyanlarının (NDCs) dönemsel olarak gözden geçirilmesi ve yükseltilmesini  öngörmektedir.

Paris Anlaşması ve Enerji Verimliliği

Paris İklim Anlaşması çerçevesinde ülkemizde enerji verimliliği, temiz enerji gibi kavramlar (henüz hak ettiği değeri görememekle birlikte) önem kazanmış ve bunun sonucu olarak çeşitli yatırımların bakanlıklarca desteklenmesine karar verilmiştir.

Bu kapsamda imalat sanayi tesislerinin en az %15 enerji tasarrufu sağlayan yatırımları 5.Bölge teşviklerinden faydalanmaktadır. Bunun yanı sıra Verimlilik Artırıcı Proje (VAP) Destekleri de ciddi önem arz etmektedir. (buralara link verilecek)

Enerji verimli ekipman ve sistem kullanımı, yalıtım, rehabilitasyon ve proses düzenleme gibi yollarla; gereksiz enerji kullanımının, atık enerjinin, enerji kayıp ve kaçaklarının önlenmesi veya en aza indirilmesi ile birlikte atık enerjinin geri kazanılması, kojenerasyon sistemleri gibi konulardaki çözümleri de kapsayan projeler, Verimlilik Artırıcı Proje (VAP) olarak değerlendirilmektedir.

KDV hariç toplam yatırım bedeli en fazla 5 milyon Türk Lirası olan projelere, proje bedelinin en fazla %30’u hibe olacak şekilde destek verilmektedir.

Elektrik üretim faaliyeti gösteren lisans sahibi tüzel kişiler dışındaki yıllık toplam enerji tüketimleri 500 TEP (ton eşdeğeri petrol) ve üzeri olan ticaret ve sanayi odası, ticaret odası veya sanayi odasına bağlı olarak faaliyet gösteren ve her türlü mal üretimi yapan endüstriyel işletmeler VAP desteklerinden yararlanmak için başvuruda bulunabilirler.

VAP destek projelerinden faydalanmak için 0 216 290 44 11 numaralı telefon aracılığıyla bizlerle iletişime geçebilir ve uzmanlarımızdan ücretsiz danışmanlık alabilirsiniz.

Sınırda Karbon Vergisi

Paris Anlaşması gibi Avrupa Yeşil Mutabakatı da, Avrupa’yı 2050 yılında iklimi nötr hale getirmeyi amaçlamaktadır.

İklim Değişikliği

Ozon Tabakasının İncelmesi

Biyolojik Çeşitliliğin Azalması

Hava ve Su Kirliliği

Atık Üretimi

Kentsel Stres gibi sorunların ele alındığı bu mutabakat kapsamında temiz enerji ile iklim değişikliğini durdurmayı amaçlamaktadır.

Avrupa Yeşil Mutabakatına istinaden vergide de düzenlemelere gidilmiş ve AB tüzüğü olarak Sınırda Karbon Düzenlemesi  (SKD) Mekanizması açıklanmıştır. Bu anlamda yoğun enerji tüketimine sahip 5 sektörün karbon emisyonunun azaltılmasına yönelik düzenleme maksadı taşımaktadır.

Söz konusu sektörler şimdilik

  1. Demir – Çelik
  2. Alüminyum
  3. Çimento
  4. Gübre
  5. Elektrik olarak belirlenmiştir.

Sınırda Karbon Düzenlemesi 1 Ocak 2023 tarihinde başlayacak 3 yıllık geçiş dönemini kapsamaktadır. 3 yıl sonra 2026’da ise tam uygulamaya geçilmesi planlanmaktadır. 2023-2026 arası geçiş dönem süresince yukarıda bahsi geçen sektörlerin SKDM beyannamesi vermesi gerekmektedir. Bu beyanname Avrupa Birliğine ithal edilen ürünlerde doğrudan sera gazı emisyonlarının hesabını içerecektir. Bu sektörlerin bir an önce ürün başına ortaya çıkan sera gazı miktarlarını takip etmeleri ve raporlamaları gerekmektedir. Benzer şekilde tesisler, enerji etüdü yaptırıp, önerilen verimlilik projelerini uygulayarak tasarruf edebilir aynı zamanda da tüketimlerini ve karbon salımlarını azaltabilirler. Karbon maliyetleri şu an için 60€/ton dur.

Tesisler, karbon salımını azaltmak için enerji verimliliği ile enerji tüketimini düşürmek, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak, yeşil enerji satın almak ve karbon kredisi almak gibi yöntemlerden de faydalanabilirler.

Söz konusu sektörlerde yer alan işletmeler verimlilik uygulamaları ile de karbon emisyonunu azaltabilirler. Öncelikle enerj verimliliği ile gereksiz enerji tüketiminin önüne geçmeleri ve üretim sürecini enerji kapsamında kontrol altına almaları, karbon salımllarının azalmasına doğrudan etki edecektir

Paris Anlaşmasına Yönelik Hizmetlerimiz

Paris İklim Anlaşması kapsamında faydalanabileceğiniz diğer hizmetlerimiz aşağıdadır.

Enerji Yönetimi

Enerji İzleme ve TS EN ISO Enerji İzleme Sistemi Kurulumu

Bina Enerji Etüdü

Sanayi Enerji Etüdü

Enerji Kimlik Belgesi

Enerji Performans Sözleşmeleri

Yenilenebilir Enerji Projeleri

Enerji Verimliliği Danışmanlığı

Neredeyse Sıfır Enerjili Bina Danışmanlığı