Enerji Nedir?

site_image_12

En basit işlemlerden başlayıp en meşakkatli üretim sistemlerine kadar hayatımızın her alanında gerekli olan enerji kavramını; günümüzde her birim hareketin gereksinim duyduğu yapı taşı olarak nitelendirebiliriz.

Enerji Kaynakları Nelerdir?

Yaşantımızın her anında gerekli olan enerjinin tabii ki de bir kaynağı bulunmaktadır. Tüketilebilir olmasına göre sınıflandırılan enerji kaynakları ikiye ayrılmaktadır;

  • Yenilenebilir Enerji Kaynakları: Başlıca olarak güneş, jeotermal, rüzgâr, biyokütle, hidroelektrik ve dalga enerjilerinden oluşmaktadır.
  • Yenilenemeyen Enerji Kaynakları: Fosil, geleneksel olarak da nitelendirilen yenilenemeyen enerji kaynakları, isminden de anlaşılabileceği gibi enerji olarak tüketildikleri zaman ömrünü dolduran yani sadece bir kez kullanılabilen kaynaklara denmektedir. Günümüzde en çok kullanılan yenilenemez enerji kaynakları ise kömür, petrol, toryum, uranyum ve doğalgazdır.

Enerji kaynaklarının tüketilebilir sınıflandırması dışında;

  • Fiziksel haline göre
  • Dönüştürülebilir haline göre
  • Yeraltı ve yerüstü kaynaklara göre
  • Organik ve inorganik hallerine göre

Sınıflandırılmaları mümkündür.

Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına Genel Bir Bakış

Genel olarak incelediğimizde yenilenebilir ve yenilenemez olarak nitelendirdiğimiz enerji kaynaklarında, yenilemez enerji kaynaklarının doğa üzerindeki hasar verişi ve her geçen gün daha da çok değerli hale binmesi, ülkelerin enerji projelerini yenilenebilir enerji kaynakları üzerinden yapmasına ve bu kaynaklardan elde edilen enerjinin güçlü bir seçenek haline gelmesi bilinmektedir. Ülkemizin de bu kapsamda projeleri bulunmaktadır ve bunlar içerisindeki en önemli örneklerden biri ise; 2008 yılında rüzgâr enerjisi aracılığıyla 364 MWm sağlanırken, bu üretim değerinin 2019 yılında 7615 MWm kapasiteye kadar ulaşmasıdır.

Ülkemizin geleceğinde stratejik bir yere sahip olan yenilenebilir enerji kaynaklarını kısaca açıklamak gerekirse;

  • Jeotermal Enerji: Konutların ısıtılması ve sağlık gibi alanlarda aktif olarak kullanılmaktadır. Dünyamızın yüzeyinin çok daha derin bölgelerinde ısınarak yüzeye ulaşan yeraltı sularının oluşturduğu bir enerji kaynağı olarak nitelendirebiliriz. Ülkemizde genel olarak bulunan jeotermal kaynaklar en fazla olarak Ege ve Güney Marmara bölgelerindedir.
  • Rüzgâr Enerjisi: Rüzgâr, doğanın en temel olayıdır ve en yalın şekliyle; atmosferdeki sıcağın ve soğuk havanın birbirleriyle yer değiştirmesi sonucu oluşmasıdır. Rüzgâr enerjisini kısaca tanımlarsak, rüzgârın oluşturduğu kinetik enerjinin türbinler yardımıyla elektrik enerjisine çevrilmesi diyebiliriz. Yaşantımızın her alanında oluşturduğu elektrik ile yardımcı olan rüzgâr enerjisi, 1992 yılında T.C Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı tarafınca kurulan Türkiye Rüzgâr Enerjisi İş birliği (TÜREB) ile ülkemizde önemli bir hale gelmiştir.
  • Biyokütle Enerjisi: Hayvansal ve bitkisel kökenli olarak ikiye ayrılmış olan biyokütle enerjisi, biyokütle atıkların yakılmasıyla oluşur. Depolanabilir özelliği olması, çevreye zarar vermeyişi, kolay yetiştirilebilir ve sera etkisi oluşturmaması pozitif yönleridir.
  • Hidroelektrik Enerji: Çevreye pek fazla zararı olmayan hidroelektrik enerji; suyun hareket enerjisinin elektriğe çevrilmesiyle oluşmaktadır. Üretim sürecinden itibaren rüzgâr enerjisine oldukça benzemektedir.
  • Güneş Enerjisi: Güneş ışınları bilindiği üzere dünyamıza sadece ışık değil ısı da vermektedir. Güneş kolektörleri kapsamında bu ısıyı enerjiye çevirmek mümkündür. Güneş enerjisi kapsamında elde edilmiş enerjinin elektrik amacıyla tüketimi, ısınma amaçlı kullanıma oranla daha da azdır. Ülkemizde şu anda en büyük santraller Konya ve Nevşehir’dedir.
  • Dalga (Gel-Git) Enerjisi: Güneşin çekim gücündeki değişiklikler nezdinde deniz seviyesinin alçalıp yükselmesinden faydalanılarak elektrik enerjisi üretiminin oluşturulmasıdır.

Enerji Verimliliğinde Alınan Önlemler

Enerji bilindiği üzere endüstrinin değişmez özüdür. Katma değerli bir üretim yapabilmek için yüksek teknolojinin yani yüksek miktarda enerjiye gereksinim duyan tesislerin oluşturulması gerekmektedir. Ülkemizin enerji konusunda dışa bağlılığını göz önüne aldığımızda, enerji maliyetinin işletme üzerinde yaptığı etkiyi çok çok daha rahat görebilir.

Son zamanlarda bilindiği üzere sadece endüstri değil vatandaşımızın da önem taşıyan maliyetlerinden olan enerjinin tüketiminde verimlilik oluşturulabilmesi için düzenlenen “5627 Sayılı Enerji Verimliliği Kanunu” ile yaşantımıza giren Enerji Verimliliği Danışmanlığı kavramı; kamuda ve özel sektörde atık enerjinin minimum seviyeye indirilmesi, soğuk ve sıcak yüzeylerde ısı yalıtım gücünün yükseltilmesi ve ısı transferlerinde maksimum düzeyde verimliliğin oluşturulup ısının işe çevrilerek performans hedeflerinin yükseltilmesine yani kısaca, sistemdeki tüm enerji akışının kontrol altında tutulup oluşabilecek kayıp ihtimallerinin ortadan kaldırılmasını ifade etmektedir.